HEDEP’in Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasına Yönelik Araştırma Önerisi Reddedildi
HEDEP’in dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin araştırma önerisinin bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda gündeme getirilmesi ve görüşülmesi yönündeki grup teklifi, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. HEDEP Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, “4 Kasım darbesinin üzerinden 7 yıl 3 gün geçti. Arkadaşlarımız 7 yıl 3 gündür hükümetin rehinesi olarak tutuluyor… Dokunulmazlıklar bugün Edirne’de Selahattin Demirtaş’ta, Kandıra Cezaevi’nde Figen Yüksekdağ’da bulunuyor. “Bunun sorumlusu kendisi. Tabii bunu da unutmadık” dedi.
HEDEP’in “4 Kasım 2016 darbesinin toplumda demokratik siyasete ve ülke demokrasisine verdiği zararın araştırılması ve milletvekillerine yönelik hukuka aykırı uygulamaların tespit edilmesi amacıyla Meclis soruşturması açılması” yönündeki teklifi TBMM Genel Kurulu’nda masaya yatırılarak görüşüldü. Bugün Büyük Millet Meclisi. Küme önerisi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. . Teklifin gerekçesini açıklayan HEDEP Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, şunları söyledi:
“4 Kasım darbesinin üzerinden 7 yıl 3 gün geçti. Arkadaşlarımız 7 yıl 3 gündür hükümetin rehinesi olarak tutuluyor. Başkanlık sistemini getirmek isteyenler parlamentonun aritmetiğini değiştirerek düzeni değiştirdiler. Anayasa daha doğrusu muhalefeti susturmak için yapıldı. 550 milletvekilinden 11’i bir dönem mecliste yer almadı, ülkeye başkanlık sistemi getirildi ve tüm itirazlarımız reddedildi.
Bu ülkede anayasaya aykırılık dönemi tam da 4 Kasım darbesiyle ivme kazandı. Tabii ki, bu hükümet tarafından yönlendiriliyor. Dokunulmazlığın kaldırılmasına itiraz edenler, Selahattin Demirtaş’ın Edirne’de, Figen Yüksekdağ’ın da Kandıra Cezaevinde olmasından da sorumludur. Tabii bunu da unutmadık.”
“TÜRKİYE BU İNANILMAZ SÜREÇLERDE BÜYÜK YARALAR AÇMAYA DEVAM EDİYOR. TÜRKİYE’DE HUKUKUN KENDİ DÜZENİNDE BIRAKILMASI GEREKLİ”
Saadet Partisi Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Bülent Kaya, şunları söyledi:
“Yasama, yürütme ve yargı erkleri yerinde olduğunda yargı siyasetin işlerine karıştığı, siyaset yargının işlerine karışmadığında her zaman işlerin daha rahat gittiği durumlarda gözlemlenen bir süreçtir. Ancak Olağanüstü dönemler ya da siyasi müdahalelerin yargıya hakim olduğu dönemler, Türkiye’de sorunların daha da karmaşıklaştığı dönemlerdir.” Geldiği süreçleri de beraberinde getirdi.
Bu anlamda 2016 yılında hepimiz anayasanın genel hükümlerinin geçici maddeyle askıya alındığı bir süreçten geçtik. Aslında anayasa her milletvekiline dokunulmazlık hakkı tanıyordu ve bir suçla itham edilen her milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kendisini savunduktan sonra milletvekilleri tarafından değerlendirilmesi yönünde bir karardı. Ancak Türkiye’de neredeyse 2016 yılında bir orta rejim dönemi yaşanmış, milletvekillerine tanınan savunma hakkı ortadan kaldırılmış, milletvekillerinin tutanakların hazır olup olmadığına ilişkin takdir hakkı ortadan kaldırılmış ve hukuka uyulmamıştı. Türkiye bu olağanüstü süreçlerde büyük yaralar almaya devam ediyor. “Türkiye’de hukuku kendi düzenine bırakmak gerekiyor.”
“MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI, MİLLETVEKİLLERİNE CEZA AYRICALIKLI BİR HÜKÜM DEĞİLDİR”
Teklif üzerine CHP Grubu adına konuşan Anka Milletvekili Murat Emir şunları söyledi:
“Milletvekili dokunulmazlığı, hata olmadıkça milletvekillerine tanınan bir ayrıcalık değildir. Milletin temsil hakkının garanti altına alınmış bir hakkıdır. 2016’ya dönelim. O dönem AKP Grubu’nun tüm dokunulmazlıklarını bahane ederek kaldıralım. olumsuz örnekler var. Ama nasıl kaldıracağız? Bir an önce kaldıralım. Yöntem belli. Birinin acilen yargılanması gerekiyorsa belgelerini getirin dedik. İmkanı yok. Kaldıracağız. Nasıl yani Anayasa’ya aykırı olarak Anayasa’nın 83/2 maddesi geçici maddeyle iptal edildi. Bu Anayasa’nın arkasına geçince yapılan hukuksuzluklara baktığınızda “Bunun aslında bireysel olduğunu da gördük.”